Önümüzdeki Zorluk

Haziran 2017’de, Birleşmiş Milletler Özel Raportörü Dainius Puras, herkesin ulaşabilecek en yüksek fiziksel ve ruhsal sağlık standartlarından yararlanma hakkı üzerine hazırladığı raporu, Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Konseyi’ne sundu. Ağırlıklı konusu ruh sağlığı olan raporun sonuç bölümünde Raportör “’ani ve köklü bir değişim haricindeki hiçbir şeyin, ruh sağlığı hizmetlerindeki yıllardır varolan ihmali sona erdirmeyeceğini” belirtmiştir. Kendisine göre, bunun nedenlerinden biri, biyomedikal modellerin baskınlığına ilaveten, ilaç bağımlılığı ve sağlık hakkına saygı gösterilmemesi, bu hakkın korunmaması ve yerine getirilmemesidir.

Raporun sonuç kısmında, sosyal, ekonomik ve kültürel çevreyi korumayan yaklaşımların sadece engelli bireyler konusunda değil, yaşam boyu ruh sağlığı ve fiziksel sağlığı desteklemek konusunda başarısız olduğu belirtilmektedir.

Ruh sağlığı örneğinden hareketle, Dr. Puras herkes için sağlık elde etme yeteneğimizi kısıtlayan temel meselenin, insan merkezli bir sağlık yaklaşımının olmamasından kaynaklandığını açıkça göstermektedir. Sağlık hizmetlerine erişebilme de dahil olmak üzere sağlık, bir insan hakkı olduğundan, sağlığın biyolojik ve patolojik bakış açısının ötesine geçmeliyiz.

Sağlık hakkı ve bu yıl ICN’nin üzerinde durduğu konu

ICN neden bir insan hakkı olarak sağlık konusu üzerinde duruyor?

Bu kapsamlı konu, hemşirelerin, ister sağlığın teşvikinde, hastalıkları veya travmayı önlemede olsun, ister akut ve kronik tedavide olsun yaptığımız tüm uygulamaların felsefi temelini anlamalarını sağlar. Bu konu, temizlik, yeterli gıda, uygun konut, iyi çalışma koşulları, eğitim, eşitlik ve temiz bir çevre gibi sağlığa dair belirleyici sosyal faktörlerin sağlık etkilerini tespit etmemizi sağlar.

Sağlık sistemleri sağlıklı ve adil bir toplumun temel bir öğesidir. Sağlık bir insan hakkı olarak görüldüğünde, bizden harekete geçmemiz talep edilmektedir ve sağlık sistemine erişim sağlama sorumluluğumuz vardır. Bu inanç, etkili bir sistemin temel taşı olmalıdır ve bunun getireceği faydalar sonunda topluluklara ve ülkelere nüfuz edecektir. Sağlık hakkı, dünyayı olumlu yönde değiştirmek için sağlık çalışanları, sivil toplum kuruluşları için bir slogandan daha fazlasıdır. Sağlık hakkı çoğunlukla hükümetlerin ve uluslararası toplumun hesap vermesi için kullanılabilecek yasal bir araçtır. Sağlık hakkı, sağlık sektörü için bireyler, topluluklar ve popülasyonlar için en iyi sağlık hizmetini sağlamak için yapıcı bir araç olarak kullanılabilir ve kullanılmalıdır.

2007 yılında Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ), sağlık sistemlerinin güçlendirilmesi yoluyla sağlık hakkına yönelik genel bir yaklaşımın ana hatlarını açıklamıştır. Bunlar aşağıdaki şemada işleyen bir sağlık sisteminin altı temel unsuru olarak listelenmiştir.

Hemşireler, sağlık hizmetlerine bir yaklaşım olarak niçin sağlık hakkı ile ilgilenmelidir?
  • Çünkü kanıta dayalıdır: Sağlık sistemlerine yönelik sağlık hakkı yaklaşımı kanıta dayalıdır ve bir popülasyondaki sağlık ve eşitlik düzeyini artırmanın kanıtlanmış önemli bir yoludur.
  • Her bireyin içsel değeri/kıymeti vardır ve her bireyde bir insanlık ifadesi bulunur: Tarihsel olarak, hemşireler bireye ve onun topluluk içindeki kişiliğine bütünsel bir bakış açısı geliştirmiştir. Hemşireler, sağlık hizmetlerine ve sağlık sistemine karşı insan merkezli bir yaklaşımı destekleyerek yol gösterebilir. Bu, bireylerin, toplulukların ve toplumların refahını sağlık sisteminin merkezine yerleştirir.
  • Yasal yükümlülük: En yüksek erişilebilir sağlığa sahip olma hakkı ile ilgili birçok hukuki bağlayıcı yükümlülük vardır. Bu demektir ki, hükümetlerin ve sağlık sistemlerinin topluluklara ve toplumlara belirli bir bakım standardı sağlamaya dair bir sorumluluğu vardır.
  • Hemşireler çok mühim katkılarda bulunabilir: En yüksek erişilebilir sağlık standardına ulaşma hakkını desteklemek için kanunlar yapılmış olsa da, birçok kuruluş, kurum ve hükümet bunun ne anlama geldiğini ve nasıl uygulamaya konması gerektiğini araştırmaktadır. Sağlık hakkı durağan bir hak değildir ve bilim ve teknoloji alanında ilerleme kaydedildikçe gelişmeye devam etmektedir. Hemşirelerin bu sürece belirleyici katkıda bulunmaları gerekir çünkü bilimsel muhakeme yeteneğine ve felsefi temellere sahiptirler ve hastaya, aileye ve topluma yakındırlar.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.