Vardiyalı olarak değişik saatlerde çalışma, çalışan kişilerin sosyal yaşamları ve sosyal iletişimlerini de etkilemektedir. Akşamları ve değişken saatlerde çalışan bireyler, kendileri için önemli olan diğer kişilerle iletişimleri azaldığı için sosyal izolasyon yaşayabilmektedirler. Vardiyalı çalışma sistemiyle çalışanlar kendilerini ailelerinden ve arkadaş çevrelerinden dışlanmış hissetmekte, sosyal ve aile içi rollerini yerine getirmekte güçlük yaşamaktadırlar. Vardiyalı veya nöbetli çalışan kişiler, ailenin bir üyesi ve bir çalışan olarak sahip olduğu rollerde, rol talepleri ve gereklilikler arasında sıkışma, ikilemler ve rol performansında yetersizlik duyguları yaşayabilmektedir.

Yaşanan bu olumsuz duygular çalışan kişilerin benlik saygısında azalmaya, anksiyete ve huzursuzluğa neden olabilmektedir.

Vardiyalı ve nöbetli çalışmanın yol açtığı sosyal ve psikolojik sağlık sorunları şöyle sıralanabilir;

  1. Sosyal izolasyon
  2. Rol performansında yetersizlik
  3. Anksiyete ve huzursuzluk
  4. Benlik saygısında azalma
  5. Tükenmişlik Sendromu
  6. Duyarsızlaşma -yabancılaşma
  7. İş doyumsuzluğu
  8. Kişilerarası ilişkilerde (mesleki ve sosyal) zorlanma
  9. Aile içi rollerde (evlilik –eş, ebeveyn, evlat) zorlanma ve aile içi sorunlar
  10. Çocuk yetiştirme/ ebeveynlik rolünde zorlanma
  11. Bakım vericilik rolünde zorlanma
  12. Yorgunluk
  13. Duygusal tükenme
  14. Kişisel başarısızlık

Hemşirelerde uzun süreli ve vardiyalı, nöbet sistemiyle çalışmanın en önemli etkilerinden biri de tükenmişlik sendromudur. Tükenmişlik uzun süre iş stresine maruz kalma sonucunda ortaya çıkan strese karşı tepkidir Maslach; tükenmişliği fiziksel bitkinlik, kronik yorgunluk, çaresizlik olabahis ve ümitsizlik duyguları yaşayan bireyde olumsuz bir benlik kavramının gelişmesiyle beraber bireyin iş yaşamına ve diğer insanlara karşı olumsuz tutumları ile belirginleşen fiziksel, duygusal ve zihinsel bir sendrom olarak tanımlanmaktadır. Maslach ve Jacson tükenmeyi; duygusal tükenme, duyarsızlaşma ve kişisel başarıda azalma olarak üç boyutta ele almıştır. Duygusal tükenme ruhsal ve fiziksel tükenmeyi belirtmektedir. Halsizlik, yorgunluk, güçsüzlük duygularıyla beraber kişinin özgüveni, mesleğe karşı ilgisi azalmış ya da kaybolmuştur.

Duyarsızlaşma ise kişinin işe, işle ilgili konulara uzak bir tutum içinde kalmalarıdır. Kişi hizmet verdiği kişilere karşı, duygudan yoksun bir şekilde tutum ve davranışlar gösterir. Kişisel başarıda azalma boyutu ise, kişinin kişisel yetersizliklerde artmış farkındalık duygusunun olmasıdır.

Zor, uzun, değişken saatlerde çalışma, iş doyumsuzluğu, süreklilik özelliğinde anksiyete, yetersizlik duyguları ile ilişkili olan bu duruma yönelik araştırmalar incelendiğinde; Durmuş ve Günay’ın 622 hemşirenin katılımıyla gerçekleştirdikleri hemşirelerde iş doyumu ve anksiyete düzeyini etkileyen faktörleri inceledikleri çalışmalarında, haftalık çalışma süresi ve hafta sonu çalışma durumunun iş doyumunu etkileyen faktörler olduğu belirlenirken yine durumluluk ve süreklilik anksiyetesi ile haftalık çalışma süresi, gece çalışma, hafta sonu çalışma yönünden güçlü bir ilişki olduğu tespit edilmiştir. Sürekli anksiyetenin yüksek olmasının fiziksel hem de psikolojik yönden yaşamı tehdit eden, yaşam kalitesini olumsuz etkileyen bir durum olduğu bilinmektedir. Yine aynı araştırmada vardiyalı çalışmadan dolayı araştırma grubundaki hemşirelerin %14,3.ü genel sağlık durumunun kötü ya da çok kötü olduğunu, %22,5.i sıklıkla kendini depresyonda hissettiğini, %35,3.ü ise sık sık ya da her zaman uyku sorunları olduğunu ifade etmişlerdir.

Tükenmişlik ve çalışma sistemleriyle ilgili yapılan araştırmalar incelendiğinde; Üstün’ün 1995 yılında hemşirelerin atılganlık ve tükenmişlik düzeylerinin belirlenmesi amacıyla yaptığı çalışmada hemşirelerin çalıştıkları servislerin, haftalık çalışma sürelerinin, nöbet tutarak çalışmalarının ve haftadaki nöbet sayılarının tükenmişlik düzeylerini etkilediği; nöbet tutarak çalışan hemşirelerin nöbet tutmayanlardan, haftada bir-iki gece nöbet tutanların “gerekirse” nöbet tutanlardan daha fazla tükenmişlik yaşadıkları belirlenmiştir.

Sönmez’in acil serviste çalışan hemşirelerin tükenmişlik düzeylerinin belirlenmesine yönelik yaptığı araştırmasında hemşirelerin duygusal tükenme ve duyarsızlaşma puanlarının sosyal aktiviteye katılma durumu ile ilişkili olduğu; sosyal aktiviteye katılmayanların tükenme ve duyarsızlaşma ortalama puanlarının, hastane dışında sosyal aktiviteye katılanlara göre yüksek olduğu ve bunun da istatistiksel yönden anlamlı olduğu saptanmıştır. Yine aynı araştırmada hastane dışında sosyal aktiviteye katılamayan hemşirelerin kişisel başarı puanlarının da düşük olduğu bulunmuştur.

Kişilerarası ilişkilerde duyarlılık ve ümit gerek sosyal becerilerde, gerekse hemşirelerin bakım işlevlerinde değerli ve önemli bir özelliktir.

Bir üniversite hastanesinde çalışan hemşirelerde depresyon ve tükenmişlik düzeyinin sosyo-demografik özelliklerle ilişkisinin incelendiği bir araştırmada vardiyalı ve nöbetli çalışmanın etkilerinden biri olan sosyal etkinliklere katılma durumu ile tükenmenin boyutlarından duygusal tükenme ve duyarsızlaşma ortalama puanları arasında anlamlı fark olduğu; sosyal etkinliklere katılmada yetersiz olanların ortalama puanlarının daha yüksek olduğu saptanmıştır.

Yine aynı araştırmada sosyal etkinliklere katılmada yetersiz kalan hemşirelerin depresyon puanlarının daha yüksek olduğu ve bu farkın istatistiksel olarak anlamlı olduğu bulunmuştur.

İş yaşamı bireyin sosyal yaşamının önemli bir bileşenidir ve iş yaşamından memnuniyet / doyum ya da doyumsuzluk durumu bireyin sosyal yaşamının bütününü etkiler. Yapılan bir çalışmada hemşirelerin çok azının (% 13.7) iş yaşamından “memnun” oldukları, hemşirelerin %50.7’sinin iş yaşamından “kısmen memnun” olduğu, memnun olmayanların ise çalışma sistemindeki uygunsuzlukları gerekçe gösterdikleri bulunmuştur.

Kişilerarası ilişkilerde duyarlılık ve ümit gerek sosyal becerilerde, gerekse hemşirelerin bakım işlevlerinde değerli ve önemli bir özelliktir. Serinkan, çeşitli hastanelerde görev yapmakta olan hemşireler üzerinde yaptıkları tükenmişlikle ilgili araştırmasında SSK hastanelerinde çalışan hemşirelerin devlet hastanesinde çalışan hemşirelere göre daha fazla duygusal tükenme ve duyarsızlaşma yaşadıklarını belirlemiş, bu durumun, çalışma saatlerinin ve koşullarının farklı olmasından kaynaklanabileceğini belirtmiştir.

Vardiyalı çalışanların sosyal yaşamlarını etkileyen bir diğer durum da kişilerin bayram, tatil, hafta sonu gibi özel günlerde çalışmak durumunda kalmalarıdır. Ruggiero ve Janino’nun yaptıkları araştırmalarında, araştırmaya katılan vardiyalı çalışanlar hafta sonları ve özel günlerde çalışmanın sosyal yaşamlarını olumsuz etkilediğini belirtmişlerdir.

Tükenmişliğin sonuçları incelendiğinde; işi önemsememe, işi bırakma eğiliminde artış, verilen hizmetin niteliğinde bozulma, işe izinsiz gelmeme, izin sonunda rapor ve benzeri yollarla izni uzatma eğilimi, işte ve iş dışında insan ilişkilerinde bozulma ve uyumsuzluk eğilimi, eş ve aile bireylerinden uzaklaşma eğilimi, iş performansında düşme, iş doyumunda azalma ve iş kazalarında artma gibi olumsuz sonuçlar görülmektedir.

Ayrıca, tükenmişliğe maruz kalan bireylerde yorgunluk, uykusuzluk, iştahsızlık, baş ağrıları, sindirim güçlükleri gibi fiziksel sorunların; alınganlık gibi duygusal sorunların sıklıkla görüldüğü bilinmektedir.

Uzun süreli ya da düzensiz, hafta sonlarını kapsayan çalışma saatlerinin sağlık, güvenlik, iş performansı, aile ve evlilik ilişkileri ve sonuçta tüm yaşam kalitesi üzerine yadsınamaz etkileri vardır.

Kaynak: 7 Gün - 24 Saat / Hasta Başında, Türkiye'de Hemşirelerin Çalışma Koşulları, Türk Hemşireler Derneği,  Aralık 2008

 

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.