Görsel URL: https://blogs.gcu.edu/college-of-nursing-and-health-care-professions/become-nurse-educator/

Bu yazıyı uzun zamandır yazmayı planlıyordum. Doktora eğitimimde yaşadığım yoğunluk nedeniyle hemşirelik ile ilgili yazmaya zaman ayıramamıştım. Bugün zamanım var. Umarım yazdığım en azından zihninizde hemşirelik eğitimi ile ilgili bir soru işareti oluşturabilir.

Bu yazımı diğer yazılarım gibi samimi bir şekilde yazacağım. Bu yazı kişisel görüşlerimden, deneyimlerimden ve fikirlerimden oluşmaktadır. Bu yazıyı her okuyan kişi için kendi hemşirelik bağlamında değerlendirmesini rica ediyorum. Çünkü kendi hemşirelik bağlamınızı ve benim bağlamımı bilmeyenler çoğu zaman yazdığım yazılardan dolayı dijital ortamlarda beni linç edebiliyorlar. Bu klavye kahramanlarının yaptığı linç ile ilgili saatlerce konuşabilirim. Karşı veya destekleyici bir görüşünüz var ise yazınızı bize gönderin yayınlayalım 🙂 Bu işi medeni çerçevede bir diyalog geliştirerek yapalım. Bunu yaparsak radikal değişimlere başlamış oluruz.

Hadi yazımıza başlayalım.

Türkiye ve Kıbrıs özelinde hemşirelik bölümlerinin neredeyse hepsi günümüzün ihtiyaçlarına yönelik hemşire yetiştiremiyor. Bunu sadece ben gözlemlemiyorum. Mezun olan öğrenciler, sorumlu hemşireler ve hemşirelik yöneticiler bu durumu her konuşmamızda ifade ediyorlar.

Hemşirelik lisans müfredatını hazırlarken sormadığımız, hatta sorsak da üzerinde çok fazla düşünmediğimiz sorular var. Şimdi bu sorular üzerinden ilerleyelim.

Lisans Mezunu Hemşireler Nerede Çalışmalı?

Hemşirelik alanında bu sorunun kesin cevabını veremediğimiz için bu sorudan sonra soracağım sorunun cevabını netleştiremediğimizi belirtmek isterim.

‘Gerçekten lisans eğitimi almış bir hemşire nerelerde çalışabilir’ sorunun cevabına genellikle hastane diyoruz. Hangi basamak hastane, hangi birim üzerine düşünmüyoruz. Hastane dışında hemşirelerin yoğun istihdam edildiği yerleri çok fazla göz önünde bulundurmuyoruz. Yeni mezun ettiğimiz hemşireyi açık var diye spesifik yoğun bakım ünitelerinde, ameliyathane ortamlarında, PICU, NICU vs gibi çok özel alanlarda çalıştırıyoruz. Bu alanları o kadar çok artırabiliriz ki daha fazla yazmanın bir anlamının olmadığını düşünüyorum.

Yeni mezun bir hemşire bu alana girince sudan çıkmış balığa dönüyor. Hastane koridorlarında ‘teorik ile pratik çok farklıymış’ gibi söylemler duvarlarında yankılanıyor.

Bu çelişkiler yumağından sonra yeni mezun hemşiremiz 2 yoldan ilerlemek zorunda kalıyor. Ya tükenip oradaki ortama uyum sağlıyorlar ya da idealist olup yoğun bir mücadelenin içine giriyorlar.

Tükenip, ortama uyum sağlama durumunda ise oradaki süreçleri deneme yanılma ve usta-çırak ilişkisi ile tekrardan öğreniyorlar. Bu yapıyı biz kliniğe öğrenci çıkardığımızda, öğrenci hemşireler ‘hocam okulda anlatılanlar ile buradaki hemşirelerin yaptıkları aynı değil’ vs gibi söylemleri ile gündeme geliyor.

Böyle bir yaklaşımı benimsetmek istiyorsak hemşirelik okullarını kapatarak, hastane içinde usta-çırak ilişkisi ile bu işler yürüyebilir. En azından 4 yıl içinde değişiklik yaratamayan kurum olarak görünen hemşirelik okullarının kapatılması ile usta-çırak ilişkisine yatırım yapılabilir.

Tercihimizi bu yönde değil de hemşirelik okullarında bu sorunu nasıl çözebileceğine odaklandığımızda ise hemşirelik müfredatını ve yeni mezun hemşirelerinin nerede çalışabileceği ile ilgili süreçleri planlamalıyız. Bu daha zor bir yol olmakla birlikte alana yönelik hemşire ihtiyacını karşılayacaktır.

Bir çok hemşirelik yöneticisi ‘özel alanlara nasıl hemşire bulacağız’ sorusunu sorabilir. Bu sorunun cevabı ise hastane içinde özel dal dernekleri ve hemşirelik alanında mezuniyet sonrası eğitim veren üniversitelerle anlaşarak uzmanlaşma eğitim programları tasarlayabilirler. Bu hastane ve üniversite arasındaki bağı daha fazla sağlanabilir.

Bu bölümü bir anektod ile bitirmek istiyorum.

Lisans eğitimi almış hemşirelerin prosedürel işlemlerin çok büyük bir bölümünü eksik, yanlış yapmakta olduğunu görmekteyiz. Bu duruma yönelik önerilerimi ayrı bir yazı konusu olarak planlıyorum.

Ülke olarak en değerli şey hemşire kaynağımız, onu verimli kullanamıyoruz.

Lisans Mezunu Hemşire Hangi Yetkinliklere ve Yeterliklere Sahip Olmalıdır?

Bu soru ise cevaplanması en zor sorulardan biridir.

Yaklaşık bir ay önce katıldığım bir hemşirelik eğitimi çalıştayında, lisans mezunu hemşirenin sahip olması gereken özelliklerin ‘olmazsa olmazları’, ‘olması gerekenleri’ ve ‘olsa iyi olur’ çerçevesinden çok uzak olduğunu gördüm. Odağı netleştirememe sorununu yaşamaktayız. Bu ise onu da ekle, bunu da ekle, o da olsun, bu da olsun şeklinde bir yapıya bürünerek, bu sürecin altında kalan bir öğrenci yetiştirmeye çalışmakla enerjimizi harcıyoruz. Sayılan o özellikleri nasıl elde edeceğiz, nasıl ölçeceğiz gibi sorulara sıra gelmediği için, eğitimden anlayışımız bilgiyi doldur boşalt haline geliyor.

Bu arada o kadar çok hemşirelik eğitimi çalıştayı yapılıyor ki çoğunun hemşirelikte akreditasyon belgesi alırken yapılması gereken ve yapMIŞ olmak için yapıldığını düşünüyorum. Bu burada kalsın. Tarihe not düşelim. Günü gelince konuşuruz.

Bu konuda yapılması gerekenler lisans mezunu hemşirenin çalışacağı yerleri kesinleştirerek orada çalışırken sahip olması gereken yeterlilik ve yetkinliklerin ihtiyaç analizinin yapılması gereklidir.

Daha iyi anlaşılması açısından bir örnek vermek istiyorum. Aile Sağlığı Merkezlerinde çalışan hemşireler için iş analizi yapılarak, o işin yapılması için gerekli bilgi, beceriler ve tutumların belirlenmesi ile bunlara uygun içerik analizi ve öğrenme ve ölçme-değerlendirme deneyimleri lisans düzeyinde tasarlanması gerekir.

Bu durum aynı zamanda hemşireliğin yeniden tanımlanmasını gerektirmektedir. Aynı zamanda bu yeni tanımlama kanunsal düzeyde değişiklikleri beraberinde getirecektir.

Kolay bir süreç olduğunu zaten söylemedim. Zaten eğitim alanında açılıyorsanız siz bir BEYİN CERRAHISINIZDIR. Birilerinin beyinlerini yapılandırmak ve şekillendirmek önemli bir iştir.

İnovasyonu Nasıl Eğitim Müfredatının İçine Yediririz?

İnovasyon, inovasyon diye akademisyeninden klinisyenine kadar konuşuyor, konuşuyoruz. Konuşarak ilerleyemediğimizi görüyoruz.

Bunu öncelikle içerik yükleme olarak görülmemesi gereklidir. Bu bir kültürdür. Siz üniversitenizde demokratik ve özgür bir ortam oluşturamıyorsanız inovasyon kültürünü oluşturamazsınız. Ben inovatif bir hemşire yetiştireceğim iddasının altını doldurmak için elinizi taşın altına koymanız gerekir. Yaratıcılık; özgür, hiyararşinin olmadığı ve destekleyici bir ortamda oluşur.

Geçen rastgele bir hemşirelik etkinliğine gittim. Orada internet üzerinden iletişim kurduğumuz bir öğretim görevlisi arkadaş vardı. Tanışmak için yanına gittim. Bana yaptıklarından bahsetti. Sonra ise yaptığı projenin camiadaki hocalar tarafından DEĞERSİZLEŞTİRİLDİĞİNDEN bahsetti. Bu durumda daha iyi nasıl olur konusunda katkı sağlamayan bir zihniyet lisans düzeyinde yaratıcı bir öğrenci yetiştiremez. Benden demesi..

Hemşirelik Uygulamalarını Niçin Çalışılacak Alanlara Kaydırmalıyız?

İlk sorumda bu alana atıf yapmıştım. Mezun ettiğimiz her hemşire en fazla hangi alanda çalışıyorsa ve çalışması planlanıyorsa o alanda daha fazla klinik uygulama ve staj yaptırılması gerekmektedir.

Bu konuya tıp fakültelerinden örnek vermek istiyorum. Tıp fakültelerinde tüm öğrenciler eğitim ve araştırma hastanelerinde hastalarla karşılaşmaktadırlar. Bu yanlış bir durumdur. Hatta bu durum başarısızlığı tetiklemektedir. Mezuniyet öncesi tıp eğitimi pratisyen hekim yetiştirme üzerine kurguludur. Mezuniyet öncesi eğitimde en az süreyi aile hekimliğinde geçirdikleri için çoğu aile hekimi olmak istememektedir. Bu alanlaşmayı tetiklemektedir. Bu da TUS gibi bir sınava odaklanılmasını hatta 2. ve 3. sınıfta TUS dershanelerine başlayan bir öğrenci yapısı oluşturuyor.

Türkiye’de hemşirelik eğitimi ve öğrenciler sınavlara mahkum edilmiştir.

Bu konuda onlarca önerim olabilir.

Burada yazdıklarımın çoğunun değişmesi zordur. Yapılamaz değildir. Değişime karşı gizli bir zihinsel direncin varlığı neredeyse tüm üniversitelerimizde ve sağlık alanımızda var. Bu konuda değişelim ama önce sen 🙂 anlayışını yıkmalıyız.

Hemşirelik camiasında değişim ile ilgili anlayışımızı doktora hocamın dersimizde paylaştığı iki kısa anektodu paylaşmak istiyorum. Bu yazı bizi, sizi, hepimizi yani hemşirelik camiasını çok iyi anlatıyor.

…mış gibi yapma

  • Bir miktar değişme, ancak çok miktar koruma, muhafaza etme.
  • İdare etme, görüntüyü kurtarma, ‘…mış gibi’, değişiyormuş gibi yapma; ama sonunda eldekini meşrulaştırma, pekiştirme, hatta geçmişe, bir zamanlar yerden yere vurduğumuz geçmişe sarılma.
  • Veya uğrunda birer nefer kesilip, bekçiliğe soyunma, başında nöbetler tutma; koruma ve kollama, sarıp sarmalama (dikkat! şefkatle sarıp sarmaladığımızı boğup öldürebiliriz!); dokunmama ve hayatımız pahasına da olsa kimseye dokundurmama…
  • Tanpınar’ın Saatleri Ayarlama Enstitüsü romanında altını çizdiği gibi, yeniliği/değişimi bir şartla, “ucu (bize) dokunmamak şartıyla”, “menfaat(ler)imize dokunmamak şartıyla” kabul etme; değişimi diğer hayatlarda seyretmeyi tercih etme. “Ringe buyurun!” deyince oralı olmama, etrafına bakınma, ortada top çevirme; değişimi kendi hayatlarımıza değmeden, “(kendi) hayatları(mızda) emniyetli ve sağlam olmayı tercih ederek” yaşama…

Tabutun (değişim) sağında veya solunda yer alma/kapma…

  • Değişimi kendimizden başlatmama, kendimiz değişmeden karşı tarafın değişmesini bekleme ve dahi isteme, hatta zorlama. Değişimi kendimize dokundurmadan, bulaştırmadan yaşama; er meydanına çıkmadan, değişime dokunmadan gelişmeyi/olmayı talep etme gibi imkânsız/zor işlere talip olma (bize yakışan da bu değil mi, imkânsızı başarmak!). Varolma, yaşama, karar verme, yaratma, değişim ve gelişim cesareti göstermeden; huzuru, istikrarı, tek sesliliği ve tek yürekliliği bozmayacak “konforlu değişim”lere talip olma…
  • Ancak ve ancak bu şartlar sağlanırsa, yeniliğin/değişimin sonunda kadar arkasında olma; daha doğrusu, sağında veya solunda konumlanma, pozisyon alma, mevzi kazanma, nemalanma…
  • Yaşama, yaşamın ta içinde olma, varolma, yaşamın içinde kalarak “vicdanlı kararlar verme” vb. cesareti göstererek tabutun (değişimin) içinde olmayı tercih etmek yerine, tabutun (değişimin) sağında veya solunda pozisyon almayı/kapmayı, meydana çıkmadan, topa girmeden, germeden ve gerilmeden, değişimi savuşturmayı veya değişimden nemalanmayı tercih etme…

Bu konuda görüş ve önerilerinizi bana iletebilirsiniz.

Aynı zamanda takipleşelim. Birbirimizden haberimiz olsun 🙂

https://www.instagram.com/dijitalhemsire/

**

Anatomi alanında bir çalışmamız için bize destek olmak ister misiniz?

Çalışmamıza aşağıdaki linkten ulaşabilirsiniz.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.