Görsel URL: https://www.independent.co.uk/life-style/health-and-families/giving-birth-midwife-guide-child-labour-baby-mother-dont-tell-you-a7484886.html

 

Doğum yapma ve anne-baba olma insan yaşamının en önemli olaylarından biridir. Özellikle ilk defa anne ve baba olacak çiftlerin gebelik, doğum ve doğum sonrası döneme ilişkin endişeleri vardır. Doğum eylemi tamamen kontrol edilebilen bir süreç değildir. Korku ve baş edememe gibi bir takım engeller vardır. Kadınlar bu durumlarla baş edebilmek için arayış içindedirler (Delmore-Ko at al 2000, Callister 2004, Eriksson 2006).

Gebelik fiziksel, ruhsal ve duygusal değişimlerin yaşandığı, yaşanan bu değişimlerle birlikte kadını doğum eylemine hazırlayan bir dönemdir. Bu dönemde gebe doğum eylemine ilişkin korku yaşayabilir (Poikkeus ve ark., 2006). Gebelikte yaşanan doğum korkusu hafif düzeyden ciddi düzeylere varabilir (Sydsjö ve ark., 2013; Kjærgaard ve ark., 2008). Doğum sürecinde görülen korku, annenin doğum deneyimini olumsuz olarak etkileyen bir durumdur (Manogin,1999). Korku durumunda katekolaminler artarak vazokontrüksiyon oluşturur bu nedenle rahme ve bebeğe giden oksijen azalır. Korku, aynı zamanda uterus kaslarının normal çalışma dengesini bozar (Dick-Read, 2004). Doğum eylemi uzayarak zorlaşır. Tüm bu olanlara bağlı olarak kadın bu süreçte daha fazla ağrı hisseder (Mete, 2013). Her gebenin ağrı eşiği ve buna neden olan korkunun kaynağı farklılık göstermektedir.

Doğum ağrısı ve doğum sırasında kendisinin ya da bebeğinin zarar göreceği korkusu, en sık korku nedenleridir.

  • Ayrıca kontrol kaybı,
  • Yalnız kalma,
  • Uterus rüptürü,
  • Sağlık personeline güvenmeme,
  • Bilinçli farkındalık düzeyinin düşük olması
  • Önceki olumsuz doğum deneyimi diğer k orku yaratabilen durumlardır (Kjærgaard ve ark., 2008; Eriksson ve ark., 2006; Nilsson ve ark., 2010).

Kadınlar yapacakları doğum şekline karar verirken sağlık durumlarının getirdiği gerekliliklerin dışında doğum korkusu, doğuma hazır oluş, bilinçli farkındalık düzeyleri, sağlık profesyonellerinin, aile ve arkadaşlarının yönlendirmesi, gelir düzeyi, eğitim durumu, eski doğum deneyimleri ve önceki doğumun şekli gibi birçok faktörün etkisi doğrultusunda hareket ederler (Güngör ve ark. 2005; Azami-Aghdash ve ark.2014; Karabulutlu 2012; Ertuğrul 2016).

Bilinçli farkındalık, bilinçli bir şekilde şu anda olana odaklı ve yargılayıcı olmadan dikkati yönlendirmektir. Şu anda yaşanılana olan farkındalık düşük olduğunda bilinç korku ve güvensizlikle yönlendirileceğinden bilincin kontrolünde olmayan otomatik davranışlar sergilenir (Brown ve Ryan 2003; Özyeşil 2011). Bilinçli farkındalık düzeyi yüksek olan kadınların uyumlu başa çıkma ve stres veren yaşantılarla başa çıkma stratejilerini daha çok, kaçıngan başa çıkma davranışlarını daha az kullandıkları bilinmektedir (Bowlin ve Baer 2012).

Ülkemizin de içinde bulunduğu Ekonomik Kalkınma ve İşbirliği Örgütü (OECD) 2015 verileri incelendiğinde; sezaryen oranı en az olan ülkeler İzlanda, İsveç ve Norveç gibi Kuzey Avrupa ülkeleri ile İsrail ve Hollanda’dır. Bu ülkelerdeki sezaryen oranları %15 ile %16,5 arasında değişiklik göstermektedir. Sezaryen oranları dünyada hızlı bir artış eğilimi içerisindedir.

Türkiye’nin de içinde bulunduğu sağlıkta özelleşmenin ağırlık kazandığı bazı ülkelerde bu artış çok daha fazla olmuştur.

En yüksek olduğu ülke ise %50,4 oranıyla Türkiye’dir.

Türkiye’yi takiben %45,2 ile Meksika gelmektedir.

Sezaryen doğumların tüm doğumlar içindeki oranınını değerlendirmede DSÖ’nün 2015 yılı verilerine bakıldığında dünya ortalaması %17, DSÖ Avrupa bölgesi ortalaması %25, üst gelir grubu ülkeler ortalaması %28, orta-üst gelir grubu ülkeler ortalaması ise %32’ dir.

Ancak Sezaryen doğumdaki artışa rağmen fetal mortalite, maternal mortalite ve morbidite hala devam etmektedir. Çünkü sezaryen doğum, normal doğumun güvenli olarak tamamlanmasında sıkıntılar ortaya çıktıysa ya da normal doğum anne veya bebeğin mortalite ve morbitide riskini gözle görünür şekilde arttırıyorsa uygulanır (Guise ve ark. 2010; Sağlık Bakanlığı 2010; Bal ve ark. 2013).

Normal doğum ya da sezaryen doğum kararında tıbbi nedenler öncelikli olmalıdır.

Tıbbi nedenler ve endikasyon dışında sezaryenin anne ve bebek sağlığı açısından sakıncaları göz önünde bulundurulduğunda, sezaryenden kaçınılması büyük önem arz etmektedir (Ergöl ve Kürtüncü 2014).

Ayrıca sezaryen doğum kendinden sonraki doğum için komplikasyon riski oluşturmaktadır. Bu durum sezaryenle doğumun uygunluğunun ve tıbbi gerekliliğinin sorgulanmasına neden olmaktadır.

Bazı ülkeler gereksiz sezaryen oranlarını azaltmak için çeşitli tedbirler almaktadır. Halk bildirimleri ve geribildirim mekanizmalarının işletilmesi, klinik uygulama rehberlerinin geliştirilmesi ve finansal teşvik, sezaryen ve normal doğum için yapılan ücretlendirme arasındaki fark azaltılarak uygunsuz sezaryen oranları azaltılmaya çalışılmaktadır (OECD, 2015).

Kadınların çoğu doğumda ağrı ve korku nedeniyle sezeryanla doğumu tercih etmektedir! (Hutton, 2013; Karabulutlu, 2012; Gözekara ve Eroğlu, 2011 ) Bu süreçte gebeye sağlık çalışanlarınca gereksinim duyduğu konularda bilgi verilmesi ve doğru bir danışmanlık yapılması gebenin sağlıklı ve uygun bir doğum şekline karar vermesi bakımından önem taşımaktadır.  Doğum korkusu ve ağrının azalmasıyla kadınların vaginal yolla doğum tercihleri artabilir (Ayers, 2014; Hutton, 2013).

Ağrının azaltılmasıyla plazmadaki nöradrenalin ve kortikoid düzeyi azalarak maternal oksijen tüketimi engellenmiş olur. (Okumuş ve Serçekuş,2009

Kadının doğum deneyimini olumlu yaşayabilmesi için ağrı, gerginlik ve korku döngüsünün kırılmasının önemli olduğu anlaşılmaktadır. Bu döngünün kırılmasında doğum ekibinin önemi büyüktür. Doğum eyleminde verilen hemşirelik/ebelik bakımı ile doğum korkusu, gerginlik ve ağrı azaltılabilir.

Destekleyici bakım; kadının özgürce hareket etmesini, bilgilendirilmesini ve bakımın sürekliliğini de içermektedir (Maria, 2012; Rathfish, 2009; Romano, 2008; Simkin, 2002).

Doğum sürecinde ağrının kontrol edilmesiyle doğum korkusu azalarak iyilik durumu ve doğumdan memnuniyet artar .(Hutton, 2013; Serçekuş ve Gökçe, 2012; Goodman, 2004). Hem korkusuyla hem de ağrısıyla baş edebilen kadının kendine güveni artarak doğum sürecini iyi yönetir.(Byrne ve ark, 2014; Porter, 2010 )

Doğum Sürecinde Hemşirelik ve Ebelik Desteğinin Etkisi

Doğum sürecinde bire bir hemşirelik desteğinin sağlanması, doğum süresinin kısaldığını ortaya koymuştur (Barret, 2010). Ayrıca solunum egzersizlerinin öğretilmesi, müzik dinletme, sakral masaj ve değişik konularda konuşarak dikkati başka yöne çekmek korkunun azalmasında yararlı olabilir. Kadınların sadece %25’ine nefes alıp verme konusunda yardımcı olunduğu belirlenmiştir (Boz, 2018; Kızılkaya,1997)

Şahin ve ark.’nın yaptığı çalışmada; doğumhanede gebelere doğum ağrısıyla baş etmede hiçbir şey yapılmadığı rapor edilmiştir. Gebelerin yarısına stajyer hemşire ve ebeler tarafından ağrı ile baş etmede solunum egzersizi yaptırıldığı belirtilmiştir (Şahin, 2009).

Sonuç olarak;

Türkiye’de yapılan araştırmalar, doğumda kadınların bilinçli farkındalık düzeyinin düşük ve verilen destekleyici bakımın yetersiz olduğunu göstermektedir.

ÖNERİ: Bilinçli farkındalık temelli, doğum korkusuna yönelik eğitimlerin rutin doğum öncesi hizmetler kapsamına alınması ve sağlık profesyonelleri tarafından doğumda verilen destekleyici bakımın artırılması önerilebilir.

** ** **

Hemşirelik literatüründe son zamanlarda hastanelerde çalışan hemşirelerin yüksek oranda tıbbi hata yaptıkları ile ilgili akademik çalışmaların sayısı artmaktadır. Bu konuda ülkemizdeki durumu ulusal çapta görmek amaçlı hastanede çalışan hemşirelerin tıbbi hata yapma eğilimlerini belirlemek istedik.

Bu çalışmaya destek vermeniz bizim için çok elzemdir. Çünkü bu çalışma sonunda ulusal çapta hemşirelerin yaptığı tıbbi hataları yapmalarını engelleyici politikalar oluşturmak istiyoruz.

Ne kadar çok hemşireye ulaşırsak çalışmadan çıkan verilerin güvenliği ve ulusal çapta ses getirme durumu artacaktır.

Desteklerinizi bekliyoruz.

Aşağıda çalışmanın linki yer almaktadır.

Daha güzel şartlarda çalışmak amaçlı 4-5 dakikanızı ayırmanızı rica ediyoruz.

Unutmayın, damlaya damlaya göl olur.

https://goo.gl/forms/8isSf4Du6z3lZ5BE3 

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.