Öncelikle yazıma başlamadan önce ekol kelimesinin anlamına bakalım.

Türk Dil Kurumu’nun tabiri ile ekol; ‘bir bilim ve sanat kolunda ayrı nitelik ve özellikleri bulunan yöntem veya akım, okul’ olarak tanımlandığını görürüz.

  • Her mesleğin, her okulun bir ekolü vardır. Veya bu ekolün oluşturulması için çaba sarf ederler.
  • Bu ekolü benimsemiş kişiler iş yaşamlarında bunu yansıtırlar. Bu iyi bir gözlemci tarafından çok rahat fark edilebilir.

Hemşirelik mesleğinde de ekoller bulunmaktadır. 

Fakat yapıcı bir ekol varlığından söz etmek ne yazık ki mümkün değildir. 

İsterseniz örnek vereyim.

İlk iş yerimde çalışmaya başladığımda uzun süredir çalışan hemşirelere Bayan (soyisim) diye hitap edildiğini gördüm. Saygıdan ismini soramayacak derecede oluşmuş bir durum söz konusu. Bunun nedeni onların Amiral Bristol Hemşirelik Okulu’ndan mezun olmuş hemşireler olduğuydu. Çünkü Amiral Bristol Hemşirelik Okulu eğitim süresince böyle bir ekolü aşılamış. Ve bu klinikte de devam ediyordu.

Şimdi ise hala bu tarz ekollerin devam ettiğini görüyoruz.

Yeni mezun bir öğrenci Hacettepe Üniversitesi’nden mezun ise Hacettepe Ekolünü, İstanbul Üniversitesi’nden mezun ise İstanbul Ekolünü, Ege Üniversitesi’nden mezun ise Ege Ekolünü sürdürmeye devam etmeye çalıştığını görüyoruz.

Şu an bu ekoller ancak İstanbul ve Ankara arasında keskin ayrımlara sahipse de diğer üniversitelerinde mezunların sayıları artması ile küçük üniversitelerinde kendi ekollerini oluşturmaya başladıklarını şahit oluyorum.

‘Bu farklılığı çoğaltmak mesleğimize katkı sağlar mı?’ sorusunun cevabını vermek zor olsa da hemşirelik bölümü bulunan üniversite sayısının artması ile merkezi mesleki bir ekol oluşturmanın zorluğu göze çarpmaktadır.

Halen mesleğe yön verecek, söz sahibi çoğu kişi ülkemizde gerçek hemşire sayısını, gerçek öğrenci sayısını, gerçek okul sayısını bilmiyor.

Yeni açılan üniversitelere ulaşmak kolay olmuyor. Ulusal yapılan hemşirelik kongrelerine bile üniversiteler tarafından yüzde elliye varan katılım sağlanamıyor.

Yapılan kongre, sempozyum, seminerlere baktığınızda bile hep aynı kişilerin dolaştığını görürsünüz. Ayıp olmasın diye kendi ekolünden birini her yere davet etmek mesleğe ne kadar katkı sağlıyor. Farklı fikirlere açık olduğumuzu ortaya koyuyor mu?

‘Bu ekoller bir ayrımcılık ürünü mü yoksa alınan eğitimin kalite farkında mı kaynaklanıyor?’

Bu soru da cevaplanması zor olan bir soru.

Ekollerin gerçek anlamda oluşup, gelişememesinde eğitim kalitesinin ve var olan akademik kadronun düşük seviyede yeterlilikler ile donatılmasına bağlıyorum. Bu sorun gittikçe büyüyen bir girdap gibi bizi de içine çekiyor.

Hemşirelikte eğitim birliğinin sağlanamaması buna en büyük örnektir.

Ulusal bir hemşirelik eğitim programımızın olmaması ise bu merkezi bir mesleki ekolümüzün oluşmamasının en büyük nedeni olabilir. Üzerine düşelim.

Sizde okulunuzun hemşirelik ekolününün olduğunu düşünenlerdenseniz bu ekolün nasıl oluştuğunu ve klinikte bununla ilgili deneyimlerinizi yoruma yazabilir veya bize gönderebilirsiniz.

**********

Dünya çok hızlı değişiyor.

Hemşirelik camiasının bu değişime ayak uydurabilmesi için hayat boyu öğrenmeye önem vermesi gerekmektedir. Hayat boyu öğrenen hemşireler oluşturmak için Sağlık Atölyesi ve Dijital Hemşire bloglarını kurduk.

Bu anketle Sağlık Atölyesi ve Dijital Hemşire bloglarının hayat boyu öğrenmenize etkisini ölçmeye çalışıyoruz.

Bu çalışmaya destek vermeniz bizim için çok elzemdir. Çünkü bu çalışma sonunda ulusal çapta bir değişim dalgası yaratabiliriz.

Ne kadar çok hemşirelik camiası mensubuna ulaşırsak çalışmadan çıkan verilerin güvenliği ve hemşirelik mesleğine katkısı fazla olacaktır.

Desteklerinizi bekliyoruz.

Aşağıda çalışmanın linki yer almaktadır.

Daha güzel şartlarda yaşamak ve çalışmak amaçlı 4-5 dakikanızı ayırmanızı rica ediyoruz.

Unutmayın, damlaya damlaya göl olur.

https://goo.gl/forms/8isSf4Du6z3lZ5BE3 

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.